1
bugüne kadar birayı alelade bir içki olarak içmiş bireylerin hayatına heyecan katacak tavsiyelerdir.
elbette ki bu tavsiyeler daha öğrenci ayarında olup, dileyen arkadaşlar mesaj kutumdan bana ulaşıp daha üst tavsiyeler de isteyebilirler.
gelelim ucuz yollu bira önerilerimize...
biraya geçmeden önce, yanında tüketmemiz gereken ürünleri ele almalıyız. tuzlu fıstık ve bilimum kuruyemiş hariç, hem doyurucu olabilecek hem de güzel bir eşlikçi olabilecek öneriler şöyle:
bira içileceğine karar verildiği gün bütün gündelik sorun ve sıkıntılardan sıyrılınır. gayet cool bir şekilde 100.Yıl Migros'a girilir, bir adet kızartılmaya hazır SuperFresh patates kızartması alınır. arkasından, bir evde sürekli ihtiyaç olabilecek bir küçük - orta boy ayçiçek yağı da sepete eklenir. eğer iyi bir gününüzdeyseniz ve hala paranız varsa yanına makul bir fiyattaki kokteyl sosisi, iyi kızartılmış piliç nuggetı ve tercihen soğan halkalarını da, servis önerisi olarak yazayım. keza bu en "basic" bir bira öğünüdür. ankara'da da birkaç yerde denk geldim fakat asıl olarak istanbul'da doğru düzgün birahanelerde rastlayabileceğiniz "bira sepeti" dalgası, işte bu ürünlerden müteşekkildir.
evet, bütün bunları bitirdiniz. şimdi sıra bira almaya geldi. kendinize has birayı seçmek için bu tavsiyeleri dikkate alabilirsiniz.
esasında bira çok kişisel ve bir yerden sonra bireyle ilişkilendirilebilecek kadar kişiselleşebilen bir içki olmasına rağmen, birtakım önerilere de açık olmalıdır bira konusunda insan zira yeni keşiflerle daha da keyiflenen bir kafası vardır. aylarca filtresiz bomonti içip "en iyi bira abi yeaa." diyen ben, günün birinde "bir saniye lan, ben ne yapıyorum?" dedim ve kendimi kuzey ve batı avrupa'nın soğuk düzlüklerinde bira araştırırken buldum. elbette bunu bizzat giderek yapmayı çok isterdim ama konumuz bu değil. her neyse.
şimdi uzun uzun lager nedir, pilsener nedir, stout nedir ve hatta alé nedir, bunlara girmiyorum ama bunların ne olduğunu anlamak isteyen arkadaşları şuraya doğru alayım zira entrynin bundan sonraki kısmına birtakım terimlerle devam edeceğim: http://nerdeicek.rocks/bira-rehberi/
fakat iki terimi burada açıklamak zorundayım. bunlar, alt fermantasyon ve üst fermantasyon kavramları. o dallı budaklı bira ailesi, işte bu iki kavramın altında şekilleniyor. Şöyle bir tanım girelim: üst fermentasyon mayalarının büyük bir kısmı aşılamayı takiben şıranın üst yüzeyine çıkıp kalırlar. Alt fermentasyon mayaları ise fermentasyon sonunda dibe çöker. Üst fermentasyon mayalarının fermente olacak maddelerle daha fazla temasta kalması ve sıcaklığın yüksek olması nedeniyle fermentasyon süresi kısalır. Üst fermentasyon mayalarının üste çıkmasının nedeni bu mayaların zincir halinde parçalanmadan kalmaları nedeniyledir.
ama işin özeti şudur: üst fermantasyon birasının yapımı daha kısadır ve alt fermantasyona göre daha aromatik biralardır. örneğin weihenstephaner. "bulanık bira" diye bahsedilen tarz işte bu tarzı işaret eder genellikle, istisnalar hariç. alt fermantasyon biralara göre daha az üretili zira biraz damak zevki işidir. bizim genelde denk geldiğimiz bira türü ise alt fermantasyon tipi biralardır. biraz daha açık renkli, biraz daha aromadan uzak bir hali vardır bu biraların. siz zaten bunları biliyorsunuz. *
şimdi bunu neden anlattın diyebilirsiniz. fakat bu nokta hakikaten çok önemli. bira seçiminde damak zevki olayı o kadar önemli ki, eğer bir kere kendinize uygun birayı bulursanız hayatınız kökten değişir. biraya bakış açınız değişir bir defa efendim. her neyse. işte bu alt - üst meselesine göre tatlar ve aromalar oldukça fark ediyor. eğer daha yoğun ve aromatik tatlar peşindeyseniz, yavaş yavaş o iki bomonti'nin yanına her seferinde farklı bir de herhangi bir üst fermantasyon türevi koyarak deneme - yanılma yapabilirsiniz. ya da tam tersi gibi düşünülebilir.
bu noktada tavsiyem, bir birayı ilk defa denerken, eğer başka biralar da içecekseniz yanında, öncelikle bu birayı içmenizdir, tadını tam olarak alabilmeniz için.
şimdi buraya kadar okuduysanız, artık yavaş yavaş bira incelemesine geçebiliriz. önem sırası gözetmedim, sadece daha fazla denenmiş olduğunu düşündüklerimi aşağılara yazdım. en altta da biraların güncel fiyatlarına ulaşabileceğiniz linkleri de bırakacağım. işte o liste*:
1 - Heineken: Hollanda birasıdır. Klasik bir lagerdir efendim bu. İçimi oldukça yumuşaktır ve pek öyle çarpan cinsten değildir, ard arda üç tane rahat devirebilirsiniz, iyi bir içiciyseniz*. After taste'i gayet yerindedir. o hepimizin bildiği hafif bira acılığı gayet güzel gelir. özellike uzun zaman Bomonti, Efes ya da Tuborg içtiyseniz, Heineken'den sonra ne demek istediğimi anlayacaksınız. Yalnız standartı 33'lüktür, henüz 50'liğine rastlamadım. Aynı zamanda dünyanın en çok satılan birasıdır da bu. Alkol oranı %5,4'tür. Light versiyonu da bulunur ama nadiren bulunur. Onun alkol oranı da %4'tür.
2 - Duvel: Belçika birasıdır. Heineken için ne söylüyorsam, tam tersini Duvel için söylüyorum. Öyle "ne var ya, üç - dört tane içerim ben bundan." denemez bu bira için. oldukça yoğun ve sert bir biradır. ilk bakışta da oldukça yoğun bir bira olduğunu anlarsınız. biraz ortalarında sarhoş etme yeteneğine sahip, kendine has bir bardağı olan bir biradır kendileri. alkol oranı %8,5 olmasına rağmen, ve hatta sert bir bira olmasına rağmen, içimi çok zorlamaz ve asıl tehlike de burada başlar, sevgili sözlükçüler. "rahat rahat gidiyor bu." denmemelidir. bir de bunu "duğvıl" diye okumanız lazım, felemenkler öyle diyor çünkü. *
3 - Grolsch: Yine bir hollandalıdır bu. aslında hakkında söylenecek pek bir şey bulamıyorum. hafif içimli bir bira, daha çok carlsberg'e yakın bir bira olduğunu söyleyebilirim tad olarak. yalnız kutu olanı ithal değil. efes tarafından üretiliyor. uzak duruyoruz ve grolsch'ü grolsch yapan tıpa kapaklıya doğru yöneliyoruz. evet, bu meretin hasının kapağı tıpalıdır. üzerinde de sadece boğaz kısmında bir etiket vardır. bir yerlerde tekrar tekrar kullanılabilsin başka amaçlar için, örneğin içinde çiçek yetiştirmek falan gibi, diye böyle bir şişe tarzı benimsendiğini okumuştum. alkol oranı %5'tir.
4 - Weihenstephaner: Geldik Almanya'ya. Hakkındaki ilginç bilgilere geçmeden önce tadından söz edelim. acayip güzel ve aromatiktir bu. pek doğru bir benzetme mi bilmiyorum ama üzerinde hafif bir is tadı vardır ki, after taste olayına bambaşka bir yorum katar. bu arkadaşın tadı bütün ağzı doldurur. çok güzeldir, içer içeri şişirmez. bir de bu bira, diğer biralara göre biraz daha sıcak içilmelidir. üzerindeki fahrenheit değeri yaklaşık 7 - 11 derece arasında denk gelir. ha bu arada, bu kadar aromatik bir birayı mutlaka sevdiğiniz bir yemekle de denemelisiniz. Alkol oranı da %5,4. gelelim ilginç bilgilere... Bu marka dünyanın en eski bira üreticisidir hocamlar ve hala en eski üretim tesisine sahip olma ününü taşır. Evet, tam 752 yılında, Türkler Talas Savaşı'ndan sonra "Hangi dine geçsek ulan biz?" diye kafa karışıklığı yaşarken, Aziz Corbinian ve on iki arkadaşı bir manastırın inşaatına başlarlar ve 768 yılına ait bir belgede, manastırın bahçesinde şerbetçiotu yetiştirildiği ve hatta elde edilen gelirin%10'nunu devlete vergi olarak verildiğinden bahsedilir. Tarih 1040'ı gösterdiğinde, o dönemki aziz birayı halka satabilmek için izin almayı başarır ve işte sevgili stephaner böylelikle dünyadaki ilk resmi bira üreticisi olur. bu arada manastırın başına daha sonra bir ton iş geliyor ama onu da kaynaktan okuyun artık, yoksa bitmez bu liste!
5 - Miller: Aslında hepiniz bu amerikalıyı yakından tanıyorsunuz ama ben buraya daha çok hakkındaki iddialara cevap vermek için koydum bunu. şimdi bu biraya "kız birası" diyenler var aranızda. her şeyden evvel cinsiyetçilik yapmayalım arkaaşım! ve fakat asıl eleştirilen kısım olan yumuşaklığına değinmek lazım. sevgili dostlar, her biranın bir yeri, bir zamanı vardır. eğer sen hard içiciysen ve gidip miller'ı kendi biranmış gibi tüketirsen "bu ne yaa, bira mı bu?" dersin tabii. fakat miller öyle bir bira değildir. miller'ın içine atarsın limonunu, güzel bir yemeğe eşlikçilik yapar. atarsın limonunu yine, sahilde öyle keyiften bir tane içersin. ya da iki çok sağlam biradan sonra dinlenmek istedin fakat devam da etmek istiyorsun, sohbet koyu mesela atarsın limonunu birader, güzel bir cila olur sana. kısası, miller kafa bulma birası değildir; bu maksatla içilirse bir anlam ifade etmez. bu arada, alkol oranı %4,2 ve %5'lik versiyonları bulunur bunun. hadi %4,2 neyse de, %5 gayet makul bir orandır ve eleştiriler yersizdir bu nedenle.
6 - Corona: Meksikalıdır. Şimdi siz miller'a yaptığınız linci buna yapmıyorsunuz, neden? çünkü bulunması zor. ama bulsanız emin olun aynısını buna yaparsınız. esasında o eleştirileri miller'dan daha çok hak eder fakat yine kötü bir bira değildir efendim bu. hiç yormaz, malt tadı damağınızı kazımaz. içimi kolaydır ve hafif bir limon tadı alır gibi olursunuz. bu tadı öne çıkarmak için içine küçük bir limon parçası atarsanız bu arkadaş tadının doruğuna ulaşır. "yazlık bira" yakıştırmasını çok duyarsınız ve haklılık payı olan bir yakıştırmadır bu. kısaca güzel bir biradır. ferahlatır. Alkol oranı %4,5 ve %4,6 olan versiyonları mevcuttur.
7 - Carlsberg: Geldik Danimarkalı'ya, gönlümün efendisine.* şimdi bu benim klasik biramdır efendim. içimi ne kolay, ne zordur. öyle güzel bir biradır. kafa bulmaya da, bir tane içmeye de müsaittir. bazı arkadaşlar bunu biraz sert bulabilirler lakin esasında ortalama bir biradır, hatta piyasadaki özellikle türk kökenli sınıf kardeşlerine göre daha güzel bir tadı vardır. fakat şu var, zamanla seveceğiniz ya da iğrenebileceğiniz biraz ağıra kaçan bir kokusu olduğunu düşünüyorum. bir de malt tadı yoğun bir biradır da. ben biraz böyle biralara meyilli olduğum için bana dokunmuyor. en nihayet, mutlaka denemeniz gereken bir biradır. belki de en baba biranız olup çıkacaktır, kim bilir? ha bu arada, bu kadar yaygın tüketilen bir biranın mekanlarda çok zor bulunması da can sıkıcıdır. koyun birader şunu. lütfen artık! son olarak, üzerindeki o yıldızımsı - tacımsı şey de sadece danimarka kraliyet ailesine üstün hizmet vermiş şirketlerin kullanabileceği bir simgeymiş. alkol oranıyla kapatalım burayı da; alkol oranı %5'tir. şaşkınlık verici ama ortalama bir orana rağmen biraz çarpar. plasebo falan mı acaba? hayret.
8 - Efes Özel Seri: Asıl ismi Efes Pilsel Özel Seri 10 olan biradır. Açıkçası bu bira bende sahilde alevli şortla gezip, turist taciz eden tipleri anımsatıyor. hakkında söylenecek çok söz yok. birkaç defa deneme şansım oldu fakat normak bir efes'e göre daha kaliteli, herhangi bir avrupalı'ya göre hala yetersizdir. hala sabaha karşı kötü hissettiren, hala after taste'i çok can sıkıcıdır. kolay içim iddasını taşır lakin bende öyle bir etki bırakmamıştır. ne var ki, klasik ve sürekli içilebilecek bir bira potansiyeli görüyorum. fiyat itibariyle de bu hale gelmeye müsait tabii. bugün de gömdük efes'e çok şükür. alkol oranı %5'tir.
9 - Bomonti (Filtresiz - Normal): Şimdi bu arkadaşı uzun zaman içmiş ve hala ara ara içmiş bir arkadaşınız olarak şunu söylemeliyim ki, ne iyidir ne kötüdür. Normal versiyonu çok tüketime, filtresiz versiyonu da kafa bulmaya hizmet eder. genel olarak türk biraları içinde saygın bir yeri vardır ve bir nebze bu yerini hak eder. tad itibariyle efes'ten daha sağlam olduğunu rahatlıkla söylebilirim. türkiye'de şu sıralar popüler bir klasik bira konumunda. efes'ten bunalan insanlar için bir kaçış birası oldu adeta. özellikle efes'e nazaran, filtresiz versiyonunun dahi içim ve after taste manasında kat be kat iyi olduğu söylenebilir. bu arada filtresiz versiyonun şişesi de çok hoştur. bu arada, yakın zamanda red alé isimli yeni bir bira türüne de el atmışlar. deneyince yazarım. alkol oranları: %4,8
Evet, şimdilik bu kadar. Bir sonraki editlerde Tuborg, Efes xtra, Mariachi, Beck's, leffe ve amstel gibi biralardan da bahsetmeyi planlıyorum.
Keyifle ve kararında içiniz diyerek, sosyal mesajımızı da verelim buraya.
2016 Temmuz fiyatları:
http://nerdeicek.rocks/2016-bira-fiyatlari/
http://www.guncelfiyatlari.com/bira-fiyatlari/
Kaynaklar:
http://www.kalori.biz/kalori-cetveli/icecekler/alkollu-icecekler.html
http://birasevdasi.blogspot.com.tr/2014/04/weihenstephaner-hefe-weissbier.html
http://gidamecmuam.blogspot.com.tr/2012/12/birada-alt-fermentasyon-ve-ust.html
http://www.guncelfiyatlari.com/icki-alkol-orani-kalorisi/