kayıt

ibrahim kaypakkaya

  1. 1
    partizan lideri. 1949 yılında Çorum'da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Burayı bitirdikten sonra istanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi-Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
    FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada MDD kesiminde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin istanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada D. Perinçek'in başını çektiği PDA saflarında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA oportünistleriyle yolları ayrıldı. D. Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını söyleyen Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kurdu.
    TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Dersim bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik mezrasında oligarşinin resmi zor güçleri tarafından sarıldı. Çatışma sırasında Ali Haydar Yıldız şehit düşerken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Ancak beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Dört ay süren işkencelerde hiçbir şeyi kabul etmedi ve bu işkenceler sonucu 18 Mayıs 1973'de yaşamını yitirdi.
    Onun işkencedeki kararlı tutumu tüm devrimciler için bir örnek olmuştur.
    *
    #5648 jonathanlivingston | 14 yıl önce
     
  2. 2
    silah kucağında kanlar içinde
    vurulmuş yatıyor ibrahim yoldaş
    yiğitler ölür mü üç beş kurşunla
    doğrulmuş kalkıyor ibrahim yoldaş

    ali haydar yerde bak yüzü boylu
    yiğitce can verir yiğidin oğlu
    başı duman duman munzur’a doğru
    tırmanmış gidiyor ibrahim yoldaş

    işkenceler devam ediyor böyle
    parça parça kesip diyorlar söyle, sırları söyle
    sır vermeden ser veriyor seve seve
    böyle can veriyor ibrahim yoldaş

    halkımız arıyor seni her yerde
    işçiler ocakta köylüler dağda
    dökülen kanların kalmayacak yerde
    hesap soracağız ibrahim yoldaş

    demiri de kömürü de sökeriz aman
    pirinci de buğdayı da ekeriz aman
    faşizme içimizden kan damlayan kılıcız
    bir gün gelir kinimizi dökeriz aman
    **
    #5658 geist | 14 yıl önce
     
  3. 3
    hâla devlet tarafından ‘suçlu ve tehlikeli’’olarak görülen kaypakkaya ezilen milyonların örgütlü mücadelesinde sömürüye ve zulme son vermeyi amaçlayan bir komünistti. işsizliğin, yoksulluğun, geleceksizliğin büyüdüğü bir dönemde işçilerin, köylülerin, gençlerin, kadınların, kürtlerin, alevilerin ve diğer ezilen kesimlerin haklı mücadelesi , kaypakkaya'nın suçlu ilan edilmesinin temel nedenleri arasındadır.
    kaypakkayayı anlamak incelemek gerek. Çünkü kaypakkaya, sadece pratik olarak değil, ideolojik ve politik olarak da hâkim sınıfların sisteminden ve ideolojisinden kopmuştur. kaypakkaya tutsak düştüğünde yapılan sorgusunda, giriştiği mücadelenin ve halkın hak alma mücadelelerinin meşruluğunu şöyle açıklıyordu: “trakya'daki topraksız köylülerin, ellerinden toprağı jandarma gücüyle gasp etmiş büyük çiftlik sahiplerinin topraklarını işgal etmesi eylemlerine, İstanbul'da demir döküm, sungurlar, horoz Çivi, pertriks, ege sanayi, eas akü, gıslaved, gamak, singer ve derby fabrikalarındaki işçilerin haklı grev ve direnişlerine yardımcı olmak için elimden geleni yaptım. 15-16 haziran büyük işçi yürüyüşüne katıldım ve fırsat buldukça da faşistlerin üniversitelere yaptıkları saldırılara karşı savunma mücadelesi veren devrimci gençliğin bu mücadelesine ve diğer demokratik eylemlerine katkıda bulunmaya çalıştım.”

    yine aynı sorguda kaypakkaya, katıldığı kimi demokratik hak alma eylemlerini “zararlı” olarak niteleyen düzenin sözcülerine şöyle cevap veriyordu: “benim düşünce yapım, katılmış olduğum eylemler ve gençlik örgütündeki çalışmalarım, okuldan uzaklaştırılmamın başlıca nedenleri olarak gösterildi. hatırladığım kadarıyla o zamanlar katıldığım, nato'ya hayır ve amerikan 6. filosu'nu protesto eylemleri, halk Âşıkları gecesi düzenlemeye çalışmam, bazı bildirilerin dağıtılması ve işçi yürüyüşlerine katılmam öğrencilik sıfatıma zarar getiren hareketler olarak telakki edilmişti. oysa bunlar, yurdunu ve halkını seven herkesin, kendi inancı ve bilinci doğrultusunda sürdürmesi gereken ve kişisel sorumluluğu olan çalışmalardır.”

    ezilen milyonlar üzerindeki baskı ve zulüm kaypakkaya'dan günümüze aratarak devam etti/ediyor. emperyalistler imf ve db gibi mali kuruluşları vasıtasıyla köylülerimizin, işçilerimizin, emekçilerimizin, gençlerimizin yaşamlarını yıkıma sürüklüyor, geleceklerini ipotek altına alıyor. İşsizlik giderek çoğalıyor. ezilen ulus, milliyet ve inançlar üzerindeki baskı, sindirme ve asimilasyon operasyonları “demokratik açılım” aldatmacalarıyla sürüyor.

    kaypakkaya'yı ölümsüzlüğünün 37. yıldönümünde anmak demek, kaypakkaya'yı gerçekten bilmek ve anlamak demektir. Özellikle genç kuşakların daha fazla okuması, araştırması ve kendilerini geliştirmeleri demektir. kaypakkaya'nın, mücadele tarihine, ülke tarihine, siyasete, edebiyata, sanata önem vermesinin ve yoğun pratik faaliyet içerisinde dahi okuma, araştırma faaliyetlerini aksatmamasının nedenleri iyi kavranmalıdır. *


    ayrıca ; 10 mayıs 2010 tarihinde, yargı süreci başlayan pınar sağ; yargı süreçleri daha önce başlayan mehmet Özcan, temel demirer, grup munzur ve demokratik haklar federasyonu (dhf) üyeleri, kaypakkaya'yı övdükleri gerekçesiyle yargılanıyor.
    #14597 jonathanlivingston | 14 yıl önce